Meme ile ilgili birçok hastalık, yumurtalıklardan salgılanan hormonlarla bağlantılıdır. Meme hastalıkları arasında kadınların korkulu rüyası olan meme kanseri her 10 8-9 kadından 1'inin yakalandığı, 35-54 yaş grubundaki kadınlarda daha sık görülme ihtimali olan ve erken tanının hastalığın sonuçları için oldukça önemli olduğu bir hastalıktır.
Meme kanserini önlemek mümkün değildir ancak erken tanı hayat kurtarıcıdır. Erken tanı konulması durumunda, meme kanseri tamamen tedavi edilebilmektedir. Meme hastalıkları kadınların hekime başvurmasında en önemli sebep olarak gösterilmektedir. Hastaların en sık şikayeti memede hissedilen kitle olarak bilinir. Diğer şikayetler olarak da meme başı akıntısı, memede büyüme, meme başında içe çekilme ve kozmetik problemler örnek gösterilebilir. Kozmetik problemler her ne kadar plastik cerrahi ile ilgili olsa da, iri göğüslerde ortaya çıkan ağrı şikayetlerinin tekrarlaması, cerrahi muayeneyi gerektirmektedir.
Meme hastalıklarının şikayetleri arasında ilk başta hastanın sancı veya acıma olarak tanımladığı meme ağrısı yer alır. Ağrıdan başka bir belirtinin olmaması patolojik anlam taşımaz. Ancak ailede meme hastalıkları geçiren bir yakının olması, bu durumun dışında gösterilmektedir.
Meme hastalıkları tanısında en önemli hususlar hasta öyküsü ve fizik muayene olarak gösterilmektedir. Fiziksel muayene genel beden muayenesi de içermelidir. Muayene olurken özellikle supraklaviküler lenf bezleri ve koltuk altına dikkat edilmelidir. Muayene yapılırken adet döngüsünün dönemine dikkat edilmeli, özenle, oturarak ve yatarak ayrı ayrı muayene edilmelidir.
Muayene ve hastanın anlatacakları ne kadar muayenede önemli bir rol oynasa da, meme hastalıkları tanı ve tedavisinde tamamen yeterli değildir. Mamografi ve ultrasonografi gibi tanı imkanlarının kullanılması, kesin sonuca ulaşmada en önemli unsurlardır.
Meme kanseri kadınlarda en sık görülen habis tümörüdür ve ölümcül olabilmektedir. Meme kanserine yakalanma riski 30 yaşından sonra artar ve 50 yaşına gelindiğinde risk oranı menopoza kadar yükselir. Menopozdan sonra daha yavaşlamış olarak devam eder. Aileden herhangi bir bireye meme kanseri tanısı konulmuşsa, kişi daha çok risk altındadır. Meme dokusuna sahip her bireyin meme kanseri riski taşıdığı unutulmamalıdır.
Meme kanserinin tedavi edilmesinde en önemli etken erken teşhis olarak gösterilmektedir. Bunun için de kadınların vücutlarını tanıyarak, belirli aralıklarla memelerini muayene etmeleri, erken teşhis açısından önemli rol oynamaktadır. Yapılan araştırmalar, meme kanseri tanısı konulan kadınların %90'ının kendi muayeneleri sonucunda meme kanseri olduklarından haberdar olduğunu göstermektedir. Elle yapılan muayenede en doğru dönem, adet gören kadınların kanamasının bitiminden sonraki 5 ile 10. günler arasındadır. Menopoz dönemindeki kadınlarda ise her ay kendilerinin seçeceği belirli bir tarih aralığı olmalıdır.
Kollarınız serbest dururken, memelerinizin büyüklüğünde, şeklinde veya dokusunda herhangi bir değişiklik olup olmadığına bakınız. Ciltte herhangi bir büzüşme, renk değişimi, hassas veya ağrılı bir bölge olup olmadığına dikkat ediniz. Ayrıca meme başlarında soyulma veya yönünde bir değişiklik olup olmadığını da gözlemleyiniz.
Bilgilendirme amaçlıdır.