Parkinson genellikle ileri yaşlarda meydana gelen sağlık problemleri ile baş göstermektedir. Başlangıçta hastanın dinlenme halindeyken istemsizce bir uzvunun titremesi, sarsılması ile ortaya çıkan süreç hareketlerde yavaşlama (diğer bir adıyla bradikinezi), gövdede meydana gelen bir kasılma, hareket direncinin azalması, tutukluk gibi adımlarla ilerler. Vücut duruşunda oluşan denge kayıpları hastanın hareket sistemini büyük ölçüde etkilemektedir.
Bir çok hastada benzer belirtilerden ikisinin görülmesi Parkinson hastalığının belirtileri için öncelik teşkil eder. Bu tip semptomlar öncelikli vücudun belirli bir kısmında başlamaktadır. Bazı hastalarda omuzda kısmi donma, ayağın belirli bir noktaya sürüklenmesi gibi belirtiler de ortaya çıkabilmektedir. Vücut proporsiyonundaki bozulmalar hastanın kamburlaşmasına da neden olabilmektedir. Parkinsonun kısa sürede hastanın yaşam kalitesini zorlaştıran bir hastalığa dönüşmesinin en önemli sebeplerinden biri de sürecin “yaşlanma” belirtileri ile karıştırılmasıdır. Genellikle bradikinezi yani hareketlerdeki yavaşlama ileri yaşlarda görülmesi yaşlılık problemlerine bağlanır. Dinlenme sırasında meydana gelen titremeler bazı hastalarda görülmeyebilir.
Beynin merkezinde yer alan sinir hücrelerinin ürettiği dopamin, bir çok nörotransmiterden oluşmaktadır. Nörotransmiterler, sinir hücrelerinin birbirleriyle olan etkileşimi için gereken önemli bir madde olarak bilinir. Sinir sisteminin bu etkileşimi sağlayabilmesi için düzenli olarak dopamin gereksinimi bulunmaktadır. Bu sayede vücudun hareket sistemi işlevsel olarak kullanılabilir. Dopaiminin, kişinin yaşamsal bütünlüğünü sürdürdüğü sürece üretilmesi ve kullanılması, ilerleyen yaşlarda minimal düzeye inmektedir. Bu nedenle dopamin eksikliğine bağlı olarak sinir hücrelerinin iletişiminde yavaşlama ve tahribat meydana gelir. Bu durum Parkinson hastalığının semptomlarının temel nedenlerinden bir tanesidir.
Pek çok araştırma sonucunda Parkinson hastalığının kalıtsal olmadığı yönünde veriler elde edilmiştir. Diğer bir karşılığıyla, Parkinson sporadik yani kişiye özel bir hastalıktır. Ancak ailesinde Parkinson hastalığı bulunan kişilerin bu hastalıkla görülme ihtimalinin daha fazla olduğu bilinir. Bu durumun temel nedeni kişinin doğumu itibariyle anne ve babasından aldığı genlerden kaynaklıdır. Bilinenin aksine, Parkinson hastalığının kalıtsallık oranı %5 ile %10 arasında değişecek kadar minimaldir.
Parkinson hastalığı ölümcül bir hastalık değildir ancak kişide yarattığı tahribat hastanın hayatını kaybetmesine neden olabilecek etkidedir. Aynı zamanda hastalığın seyrini olumlu yönde etkileyecek ilaçlar ve yaşam düzeni de süreç için büyük önem taşımaktadır. Parkinson teşhisi konulmuş bir hastada yutma güçlüğü baş gösterebilir. Bu durum zamanla aspirasyon pnömonisi gibi bir durumun yaşanmasında etkili olur. Hasta farklı komplikasyonlar nedeniyle hayatını kaybedebilir fakat parkinsonu ölümcül bir hastalık değil vücut organlarının sistematik bütünlüğünü bozabilen bir hastalık olarak değerlendirmek gereklidir. Hastanın zaman içerisinde yerinden kalkamayacak noktaya gelmesi yaşamını sonlandırmasının en önemli nedenlerinden biridir.
Hastalığın tanı ve tetkiki için gidilmesi gereken bölüm Nöroloji polikliniğindir. Nörologlar, başta beyin ve sinir sistemi merkezi odaklı hastalıkların tedavisi için (Alzheimer, felç, baş dönmesi, vertigo, menenjit vb.) görev alırlar.
Parkinson hastaları için genellikle 3 farklı tedavi tipi belirlenmiştir. Başlangıçta ilaç tedavisi uygulanırken, bu tedavinin yetersiz kaldığı durumlarda cerrahi müdahaleler söz konusu olabilmektedir. Bazı hastalara hastalığın seyrine göre destek tedavisi de uygulanabilmektedir.
Parkinson hastalığında ilaç tedavisi için dopamin seviyesini arttırıcı ilaçlar tercih edilir. İlaçların etkisiz kaldığı durumlarda kademeli olarak doz arttırımı söz konusu olabilmektedir. İlaç alımı sırasında vücut gıda maddelerinde yer alan proteinler nedeniyle amino asitleri engelleyebilmektedir. Dolayısıyla, hasta ilaç alımını yemek yemeden yarım saat önce gerçekleştirmektedir. İlaç kullanımında her hasta için kişiye özel bir tedavi belirlenmektedir. Ancak bilinmelidir ki, Parkinson hastalığında kullanılan pek çok ilacın amacı kişinin günlük yaşamını zorlaştıran etkilerin azaltılmasına yöneliktir.
Parkinson önlenebilen bir hastalık değildir. Ancak hastalığın seyrini yavaşlattığı bilinen bazı gıdalar mevcuttur. Örneğin; taze bakla, karnabahar, çilek, yaban mersini, portakal, yeşil çay, yumurta, kırmızı et, balık, kahve gibi Parkinson hastalığına iyi gelen yiyeceklerle beslenmek, ileride bu hastalıkla karşılaşma riskini azaltacaktır. Eğer kişi Parkinson hastalığı ile karşı karşıyaysa, tercih edeceği gıdalar ve ilaçların kullanım süresi hakkında mutlaka doktoruna danışmalıdır.
Bilgilendirme amaçlıdır.