Kardiyoloji, kalp ve dolaşım sistemi hastalıklarının teşhis, tedavi ve önlenmesi ile ilgilenen tıbbın bir dalıdır. Bu alandaki uzmanlara kardiyolog denir. Kardiyoloji, kalbin anatomisi, fizyolojisi ve patolojisi hakkında derinlemesine bilgi gerektiren karmaşık bir alandır.
Kalp, vücudumuzun en hayati organlarından biridir. Oksijen ve besinleri vücudun dört bir yanına taşıyan kanı pompalar. Ancak, yaşam tarzı seçimleri, genetik faktörler ve diğer sağlık koşulları nedeniyle kalp ve damarlar, çeşitli hastalıklara maruz kalabilir.
Detaylı bilgi ve hızlı Kardiyoloji randevusu için;
444 54 33 çağrı merkezimiz ya da
Whatsapp hattımız üzerinden iletişime geçebilirsiniz.
Koroner arter hastalığı, kalbin kan taşıyan arterlerinin daralması veya tıkanması sonucu ortaya çıkar. Bu, kalp krizi riskini artırabilir. Hipertansiyon (yüksek tansiyon), kalbin daha sert çalışmasına neden olarak kalp hastalığı riskini artırabilir. Kalp yetmezliği, kalbin vücuda yeterli kan pompalayamadığı bir durumdur.
Kardiyologlar, bu ve diğer kalp hastalıklarını teşhis ve tedavi etmek için çeşitli testler ve prosedürler kullanır. Elektrokardiyogram (EKG), kalbin elektriksel aktivitesini ölçer. Eforlu EKG, kalbin aktivite sırasında nasıl çalıştığını ölçer. Ekokardiyografi, kalbin ultrasonunu kullanarak görüntülerini alır.
Tedavi, hastalığın türüne ve şiddetine bağlı olarak değişir. İlaçlar, yaşam tarzı değişiklikleri, cerrahi prosedürler veya tıbbi cihazlar gibi tedavi yöntemleri kullanılabilir.
Kardiyoloji, sürekli gelişen ve ilerleyen bir alandır. Yeni tedavi yöntemleri, teknolojiler ve araştırmalar sayesinde, kalp hastalığı olan hastalar için umut her zamankinden daha parlaktır. Ancak, kalp sağlığını korumak için önleyici tedbirler almak her zaman en iyisidir. Dengeli bir diyet, düzenli egzersiz ve sağlıklı yaşam tarzı seçimleri, kalp hastalığı riskini azaltabilir.
Sonuç olarak, kardiyoloji, kalp ve damar sağlığımızı korumak ve iyileştirmek için hayati bir öneme sahiptir. Kalp sağlığınızı ciddiye almak, uzun ve sağlıklı bir yaşamın anahtarıdır.
Bilgilendirme amaçlıdır.
Kalp damar hastalıkları ile karşımıza çıkan risk faktörleri arasında ilk olarak yanlış beslenme yer almaktadır. Yanlış beslenmeden dolayı her yaşta bu hastalığın ortaya çıkması mümkündür. Bu yüzden dengeli bir beslenme kalp damar hastalıkları ile karşı karşıya kalınmaması adına oldukça önemli bir konumda yer almaktadır. Bunun yanı sıra karşımıza çıkan diğer risk faktörleri ise;
olmaktadır.
Yukarıda bahsetmiş olduğumuz risk faktörlerini bireysel olan ve olmayanlar olarak iki farklı kategoriye ayırmak mümkündür. Bu nedenle bazı riskleri ortadan kaldırmak kişinin kendisi ile yakından alakalıdır. Örneğin fazla kilolarını vermek kişiye bağlıdır.
Bu yüzden fazla kilosu olan bir kişi, kalp damar hastalıkları ile karşılaşmamak için fazla kilosunu verebilmekte ve beklenmeyen bir anda istenmeyen durumlara maruz kalmaktan kurtulabilmektedir. Uzmanlar özellikle değiştirilebilir yani bireysel olarak adlandırılan risk faktörlerinde kişilerin dikkat etmesini ve gerekli önlemleri almalarını önermektedir.
Kalp damar hastalıklarında tanı konulması aşamasında öncelikle dikkat edilmesi gereken hasta ve hasta yakınlarının neler söylediğidir. Hasta tarafından dile getirilen belirtiler, kalp damar hastalığının hangi aşamada olup olmadığının anlaşılmasına yardımcı olabilmektedir.
Diğer yandan eğer varsa ağrının şiddeti, hangi zaman aralıklarında geldiği ve nerede olduğu da yine teşhisin doğru bir şekilde konulmasında önemli bir konumda yer almaktadır. Bunların yanı sıra tanı konmasında nefes darlığı, çarpıntı, kalpte ritm düzenliği, bayılma, ayaklarda şişme ve bacak ağrısı yine kalp damar hastalıkları üzerinde tanı konmasına yardımcı olmaktadır. Bu tür belirtiler ile karşılaşan kişilerin bir an önce gerekli testleri yaptırması ve bir doktor kontrolüne girmesi gerekmektedir. Aksi taktirde ani krizlerle karşı karşıya kalmak ve kriz sonucunda istenmeyen durumların ortaya çıkmasını önlemek mümkün olmayabilir.
Kalp damar hastalıklarında erken tanı konması olumsuz sonuçların ortaya çıkmasını engelleme ve tedavi sürecinin daha başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlamak için oldukça önemli bir konumda yer almaktadır. Bu nedenle yukarıda bahsetmiş olduğumuz belirtilerden herhangi biri ile karşılaştığınızda doktora başvurmayı ihmal etmeyiniz.
Kalp damar hastalıklarında ilk olarak karşımıza çıkan koroner arter olmaktadır. Kolesterol, yüksek kan basıncı ve sigara gibi etkenler nedeniyle ortaya çıkan bu hastalık, damarlarda daralma meydana gelmesi ile oluşuyor. Damarların iç kısmında yüzde 70 oranında daralma meydana getiren koroner arter, göğüs ağrısı, nefes darlığı, çarpıntı ve çene ağrısı ile kendisini gösteriyor.
Diğer bir kalp damar hastalığı ise aort anevrizması olarak karşımıza çıkıyor. Aort atardamarının duvar kısmında meydana gelen bozulmalar sonucu ön plana çıkan hastalık, ayrıca atardamar çarpının yaklaşık olarak 2 katına yükselmesine neden oluyor. Diğer bir anlamda atardamarda balonlaşmanın meydana geldiğini söylemekte mümkündür.
Kalp damar hastalıklarının başka bir çeşidi de aritmi olmaktadır. Aritmi, kalp atım ritminde ortaya çıkan bozulmalar olarak karşımıza çıkmaktadır. Normal bir kişide dakikada 60-100 olarak çalışan kalp, aritmi hastalığı olan kişilerde düzensiz ya da duraklayarak çalışmaktadır. Ayrıca bu hastalık, kalp sorunları bulunan kişilerde çarpıntı yapabilmesinin yanı sıra bayılmalara kadar ortaya çıkabilmektedir.
Bunların yanı sıra kalp damar hastalıklarının sonuncusu ise kalp kapağı hastalığıdır. Yaşlılık, birtakım enfeksiyonlar, kapak dejenerasyonu ve doğumsal nedenlere bağlı olarak kendisini göstermektedir.
Hastalıklar şüphesiz insan hayatını olumsuz yönde etkilemektedir. Ancak bazı hastalıklar vardır ki insanların hayatında geri dönülmesi çok zor veya imkânsız etkiler yaratmaktadır. Bu hastalıklardan biri de kalp krizidir. Kalp krizi tanısının konulması krizin en az hasarla atlatılması açısından oldukça önemli olduğu belirtilmektedir. Bu durumda akla hemen kalp krizi tanısı nasıl konur sorusu gelmektedir.
Göğüs ağrısı, nefes almakta zorluk gibi şikâyetlerle hastaneye gelen kişilere öncelikli olarak kalp krizi şüphesiyle yaklaşılmaktadır. Bu şikâyetlerle gelen hastalara bazı testler uygulanmaktadır.
Kalp krizi şüphesiyle gelen hastaya ilk olarak EKG testi uygulanmaktadır. Uzun adıyla elektrokardiyogram olarak adlandırılan bu testte hastanın kalp kaslarında hasar var mı, varsa kalp kasının neresinde ne kadar hasar olduğuna bakılmaktadır. Aynı zamanda kalp atış ritmi ve hızı bu test sayesinde izlenebilmektedir.
Kalp krizi şüphesiyle gelen hastalara kan testleri de uygulanmaktadır. Bu testte kalp enzimlerinin durumuna bakılmaktadır. Kalp hücrelerinde hasar olunca bu enzimler kana karışmaktadır. Doktorlar kandaki kalp kası enzimlerine bakarak kalp krizinin ne zaman başladığına ve ne denli ciddi olduğuna dair yorumlar yapabilmektedir.
Kalp krizi sırasında ve sonrasında yapılan görüntüleme testi olan ekokardiyografi de kalp krizi teşhisinde kullanılan diğer bir testtir. Bu test kalp atışlarının hangi zaman dilimlerinde hasar gördüğünü anlamakta kullanılmaktadır. Bu testle kalp krizi sonrası kalbin hangi bölgesinde hasar olduğu da anlaşılmaktadır.
Kalp krizi geçiren hastaya ise ilk saatlerde kalp kateterizasyonu yapılmaktadır.
Kalp hastalıkları çağımızın kronik hastalıklarından biri haline gelmiştir. Öyle ki kalp rahatsızlığı genç, yaşlı, çocuk, bebek demeden her yaşta insanda görülebilmektedir. Kalp hastalıklarının önüne geçebilmek ve tedbir alabilmek için Kalp hastalıklarının belirtileri üzerinde oldukça durulmaktadır. Kalbimizde meydana gelen çeşitli rahatsızlıklar, kalbin görevlerini yerine getirememesine neden olmaktadır.
Kalp hastalıklarının oluşması sadece kalpte meydana gelen rahatsızlıklara neden olmakla kalmaz, kalp dışındaki diğer organlarda da birtakım rahatsızlıklara neden olur. Kalp hastalıklarının belirtileri üzerinde birçok araştırma yapılmış olup bunlardan bazıları hastalardan gelen şikâyetler doğrultusunda oluşturulmuştur. Kalp rahatsızlığımızın olduğunu düşündürebilecek belirtilerin birkaçını sayacak olursak;